19 Haziran 2014 Perşembe

Mr Probz - Waves

2 Haziran 2011 Perşembe

SEYYAH'IN SEYAHATNAMESİ 1

SEYAHATNAME 1

İlk yazımda seçmiş olduğum isim olan ''SEYYAH'' ı neden tercih ettiğimi ve ismin altında yatan bazı olguları izah etmeye çalışmıştım.Bu yazım da o ilk yazının devamı niteliğinde olacak.İlk yazımda dünya hayatının bir seyahat süreci ve bizlerinde bu süreci yaşayan gezginler yani SEYYAH lar olduğumuzu ve bu seyahatin er yada geç sona ereceğini izah etmeye çalışmıştım.Bu yazımda da dünya seyahatimizin evveliyatı ve bu seyahate hazırlık aşamalarına değinmek istiyorum.
Bizler günlük hayatlarımızda bir yere günü birlik seyahate çıkacak dahi olsak bir gün evvelinden hazırlık ve plan program yapmaya başlarız,en azından çoğumuz öyle yapar zannedersem.İnsanoğlu bu dünya seyahatine çıkmadan öncede bir hazırlık aşaması yaşıyordur mantığıyla ,bizlerin bu dünya seyahatine başlamadan önceki dönemini anlamaya ve anlatmaya çalışacağım.Bu konu ile alakalı olarak Adem (a.s.) peygamberin yaradılış hadisesini ve yaşadıklarını idrak etmek gerek diye düşünüyorum.Çünkü Adem (a.s.) insanoğlunun çekirdeği niteliğindedir,çekirdek olmazsa meyve olmaz.Ben hayatımın çoğu kesitinde Adem (a.s.) ın sahip olduğu özelliklere bakarak kendimi teskin etmişimdir.Hemen şu anda aklıma gelen bir tanesini zikretmeden geçemiyeceğim,şöyleki ; Adem (a.s.) 'ın tövbesi bizlere bir örnek teşkil eder,Allah (c.c.) ,onun yapmış olduğu tövbeyi kabul etmeseydi biz nerede ve ne halde olurduk aklım bunu çözemiyor.Ne büyük bir hikmet-i İlahi dir ki Rabbül Alemin onun bu tövbesini kabul etmiş, kendisini ve kendisinden sonra gelecek olan evlatlarının da kendilerini affettirebilmelerinin kapısını açmıştır.
Adem (a.s.) insanoğlunun zahirde çekirdeği olduğunu ifade etmiştim ancak unutmayalım ki mana aleminde ,nurani boyutta alemlerin çekirdeği Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizdir. Allah (c.c.) bir kutsi Hadis te '' Sen olmasaydın ben bu alemleri yaratmazdım'' buyuruyor Resullullah (s.a.v.) efendimize.Bu konu çok geniş manalar içerdiği için bu konu hakkında yazmak benim haddimi de boyumu da aşar.Allah (c.c.) herşeyin en iyisini hakkıyla bilendir.
Adem (a.s.) ve Havva validemizin kıssası genelde bilindiği için teferruata girmiyorum,asıl konu Adem (a.s.) 'ın işlediği hatadan dolayı Allah (c.c.)'tan af ve mağfiret dilemesi,bağışlanmak için çok uzun zaman göz yaşı dökmesi ve bu konuda samimi ve ısrarcı olması.Onun bu davranışında bize de çok hisseler var almasını bilirsek.
Yazının başındaki dünya seyahatimize hazırlık konusuna dönersek; şöyle düşünelim derim; Adem (a.s.) af edildikten sonra bulunduğu yerden dünya ya bir imtihana tabi olmak için indirildi.Yani seyahat böyle başlamış oldu insanoğlu için.Şöyle bir akıl edelim şu anda bizler bu dünyada yaşıyoruz,bizden binlerce sene önce başka insanlar yaşıyordu  ancak şu anda onlar sıralarını savdılar ve gittiler,bizler de vakti gelince sıramızı savıp gideceğiz,gelecek dönemde de biz burada olmayacağız kısacası.Herkes bu yolculuğu yaşamış ,yaşıyor ve yaşıyacak .Ancak zamanlardaki farklılıktan dolayı tabiki şartlar da farklılıklar göstermektedir.Zamanımızdan bir kaç yüzyıl önce veya birkaç bin yıl önce yaşamışlarla bizim şartlarımız elbette aynı değil,olamaz da.
Bizler bu dünyadaki hayat seyahatine başlamadan önce nasıl buraların yabancısıydık  ve buralar hakkında hiç bir şey bilmiyorduk ise ,şu anda da ahiret hayatında yerimizi alacağımız cennet ve cehennem olgularının yabancısı durumundayız. Fakat bir farklılıkla şöyle ki ; ahiret hayatından haberdar edilmişiz ve bu mecburi yolculuk istesekte ,istemesekte gerçekleşecek,yani binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete, Allah (c.c.) idrak nasip etsin.Bizlerin dünya seyahatinin başlangıcında da çok hikmetler var.Mesela; hiç birimiz anne ve babamızı, ten rengimizi ,göz rengimizi,yüz şeklimizi,cinsiyetimizi,dünyaya geleceğimiz beldeyi ve zamanı kendimiz seçemiyoruz ,seçememişiz.Bunlar mutlak irade sahibi Allah (c.c.) tarafından seçilmiş ve tayin edilmiş,yoksa bu dünya hayatı imtihan olmaktan çıkardı zaten herhalde.Her seyahat öncesinde ki hazırlık yapılması konusuna istinaden ,bu büyük dünya seyahatine de insanoğlu önceden hazırlanıyor ve dünyaya geldiğinde dünya şartlarında seyahat edebileceği niteliklere sahip oluyor.Bu seyahatin hazırlık aşamalarından bir bölümü ana rahminde gelişiyor.Konu ile ilgili bir anımı paylaşmak isterim ,askerlik yapmış olduğum İzmir de teskeremizi aldığımız gün bir okul ziyaretinde bulunmuştuk birkaç arkadaşımla beraber ve okulu gezerken biyoloji laboratuarında kavanozların içinde bulunan 3-4-5 aylık ceninlere gözüm takılmış ve geçmiş olduğum yolları seyreder durumdayken görevlilerden birisi bir soru sordu ;'ne görüyorsun?' ,bende cevaben gayet sade ve yalın şekilde 'ceninler' dedim.'Başka bir şey göremiyormusun ?' dedi ve bende 'Hayır,başka ne var ki?' dedim.'Burada bir ayet var ' dedi ve devam etti 'Bütün insanlar İslam fıtratı üzere doğar' . Ben ilk önce anlayamadım tabi,ancak devamında gelen izahat bende başka bir milat teşkil etti ,devamı şöyleydi ; 'Görüyorsunuzki ceninler secde halinde, Allah (c.c.) biz insanları ana rahminde secde ettiriyor' .Evet benim için milat olan ve unutamadığım hadiselerden  birini sizlerle paylaşmak istedim, ancak çok ibret alınması gereken bir gerçek ve bu gerçeğe değişik bir pencereden bakış,muhteşem.Buradan şunu anlamıştım bu seyahate Allah (c.c.)  biz insanları boş göndermiyor ,bizi buraya hazırlıyor. Allah (c.c.)'ın sanatında bir kusur bulamazsınız, O (c.c.) kusurlardan münezzehtir.Kusurlu olanlar bizleriz, bu muhteşem iradeye uymamaktan daha büyük bir kusur arama.
Bu yazımda bu kadarla yetinmek durumundayım ,diğer yazmayı düşündüğüm yazılarımda daha çok paylaşacak mevzularım var ,henüz başlangıçtayız. Dünya seyahatimize başlangıcı, ilerki yazılarımda işlemeyi düşünüyorum,şimdilik sizlere huzur ve sağlık diliyorum.

Regaip kandiliniz hayırlı ve mübarek olsun. 

Selamlar...

A. Gungor Tumsa

02.06.2011

31 Mayıs 2011 Salı

NEDEN SEYYAH ?

Merhaba,
 SEYYAH ; Gezen ,turist ,seyahat eden manalarına geliyor ve sayfa başlığında neden bunu kullandığımın altında yatan tercih sebebimi (Meslek olarak da Turizm Seyahat Acentacı olmamın da etkisiyle)  aşağıda ki yazımda kısaca izah etmeye çalışacağım.
Seven ,sevmeyen ,tanıyan ,tanımayan ,dost olan ,düşman olan ,aynı görüşte olan ,ayrı görüşte olan ve bu şekilde örneğini çoğaltabileceğim her kim varsa herkes hoşgelmiş sefalar getirmiş.Herkes gibi bizim de SEYYAH ve konuk olduğumuz ,en önemlisi hepimizin paylaşma zorunda olduğu bu tek dünya da ,her bireyi olduğu gibi kabullenerek yaşama erdemliliği yani insan olabilme sanatını icra etmeye çalışan tüm kardeşlerim hoş geldiler.Mevlana Celaleddin-i Rumi Hz. (Rh.a.) in de buyurduğu üzere ;''Gel,gel ne olursan ol gel, ister kafir,ister mecusi,ister puta tapan ol,gel.Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir, yüz defa tövbeni bozmuş olsan da yine gel.''.Bu ne müthiş bir anlayıştır idrak gerek.
Sözleri ile bizlere ışık tutan ufkumuzu ve ufkumuzun menzillerini genişleten nice ALLAH (c.c.) dostları yaşadı ,yaşıyor ve yaşayacak inşallah ,onların bu dünyada kendilerini Seyyah olarak görmeleri benim için her zaman örnek olmuştur.Onların bu bakış açıları derinlemesine değerlendirildiğinde aslında bütün meselelerin çözümlerine ulaşmada araç olacak bir görüş olduğunu anlıyoruz.Bu dünyada Seyyah olmak ,evet işte geldik ve gidiyoruz,bir kaç vakitlik konaklama yeri olan dünyanın konumu bu ,dünya da herşeyin bir sonu var ,bu herşeye bizim de dahil olduğumuzu unutmamamız gerek.Bizim de bir sonumuz olacak elbette bu dünyada,ancak sondan önce başa gelelim; evet Aşık Veysel'in de söylediği gibi ''iki kapılı bir han da gidiyorum gündüz gece'' ,ne güzel bir tarif ,ne güzel bir anlatım ,tabii anlayana.Bu seyahatin başlangıcı Berzah alemindedir ancak o meseleye girmeyeceğim,çünkü o evvelin evveli oluyor,ben evvel ile yani dünyadaki seyahatimizin başlangıcıyla yetineceğim.
 Bu nasıl bir seyahat ve bu nasıl bir seyyahlıktır ki;Seyyahın seyahat edeceği yer ,seyahat edeceği zaman ve seyahate kimlerle başlıyacağı o yüce Rabbimizin (c.c.) takdiri doğrultusunda gerçekleşiyor.Akıl sahibi olan herkes muhakkak kendisine bazı içsel sorular sormuştur ve soracaktır da.Ben kimim sorusunu muhtemelen herkes kendi iç dünyasında sormuştur ve belki de ömrü boyunca bu sorunun yanıtını arıyacaktır.Bu soru uhdesinde çok derin anlamlar taşımakta olup yanında bazı soruları da beraberinde getirir,mesela ; ben neden bu anne-baba nın evladıyım ve neden burada ve bu zamanda dünyaya geldim? Ne garip değilmi sen sana ait olduğunu zannederken hayatına dair hiç bir irade, daha başlangıçta dahi sana ait değil.Allah (c.c.) daha işin başında mutlak iradenin kendisi olduğunu böyle büyük delillerle gösteriyor ama görmeye gönül gerek göz değil.O gönül ki artık Arif olmuştur tarifede ihtiyaç duymaz.Arif olan gönüller ne aradığını ve aradığını nerede bulacağını ,seyyah olduğu bu dünya da kılavuz olmadan zorlanacağını bilir.Gönül dostu olanlar aradığını bulmada gayret sarfeder ve neticeye ulaşmada Allah (c.c.)'ın yardımına mazhar olurlar.Bu konuya bir örnek teşkil etmesi hasebiyle ,hepizin aşina olduğu tanıdığı ve bildiği Leyla ile Mecnun bir numune olarak aklıma geldi ,bahsetmekte fayda gördüğüm için zikretmeden geçemeyeceğim.Hepimizin de bildiği gibi Mecnun tarifi mümkün olmayan bir muhabbet ve aşk ile Leyla'ya aşıktır,ona ulaşmak için harcadığı o kadar çabadan sonra Leyla ya ulaşınca bir de anladı ki; O aslında Leyla'nın nezdinde Mevla yı aramaktaydı, Leyla da kendisi gibi bir ölümlü ve o da bu dünyadaki herşey gibi gelip geçiciydi ve bu idrak onu Mevla'ya ulaştırdı.Evet, o Baki olan Allah (c.c.)'ı arıyordu ve Allah (c.c.)'da ona kendisini buldurttu.Rabbim dilerse neler yapar,kendisini bulmak isteyene neler gösterir ,insan yeterki o derde düşsün.
Bu dünya da Seyyah olan bizler ne limanlara,ne hanlara uğradık ne hancılarla ve ne seyyahlarla karşılaştık kim bilir.İlerleyen zamanlarda ben de sizler gibi bir Seyyah olarak yeni açtığım bu sayfada dünya seyahatime dair güzel hatıralarımı paylaşmak istiyorum.Bu paylaşımlarımda sizlerin de bana yol gösterici olacağınızı temenni ediyor ve yazımı Pir Sultan Abdal'dan alıntı bir cümle ile tamamlamak istiyorum,sevgi ve muhabbetle..

Seyyah olup şu alemi gezerim - Bir dost bulamadım gün akşam oldu (Pir Sultan Abdal)

A. Gungor Tumsa  

31.05.2011.